Bu Güzellik ve Bakım Sırrını Herkese Vermem
Bu güzellik ve bakım sırrını herkese vermem. Cosmopolitan için güzellik editörlüğü yapmış biri olarak konuşuyorum. Fransa’da Lausanne’da luxury brandlerin, kozmetik klinikleri ve üretim yerlerini gazeteci kimliğiyle ziyaret etmiş biri olarak.
Lancome, Dior, Chanel, La Prairie vs. hepsi güzel, Clinique‘in de bir çok ürününü severek kullanıyorum.
Ama Neutrogena‘nın yeri başka. Sen başkasın, bambaşkasın diye şarkı söylemek istiyorum. El, vücut bakım günlük losyonlarım Neutrogena.
Haberleri olsa beni doğrudan reklama çıkarmak için milyonlar öderler. 20’lerinde görünüyor cildim çünkü.
Neutrogena’nın tartışıldığını görünce yazmış bulundum. Göz altı ve boyun hassas konular, o konuda yorum yapamam… ama el, yüz, vücut düzenli kullandım 20’lerimden bu yana ve sonuç ortada. yaşıtım hanımlara bakıyorum `hollywood` yıldızları üstelik, çoğunda sonuç iyi değil.
25 yaşında zaten çok genç ve çok taze bir cilde sahipken ‘kullanıyorum cildime iyi geliyor’ demek ile, 25 sene kullanıp memnun kalmak çok farklı şeyler. 25 yaşında kullanılmasının sebebi, bugün bu sonucu alabiliyor olmak.
Tabi ki cildin görünümü başka, kendimizin yaşımıza göre iyi ve biraz daha genç görünmemiz başka. Kendini bilmeyen insanlar gibi 20’lerimde görünüyorum demiyorum, cildim için konuşuyorum. Elbette şimdilik elimizde olan bilimsel verilerin ve bilginin ışığında yaşlanmak geri döndürülemez bir gerçek. Ama kendimize bakarak bunu biraz erteleyebiliyoruz.
Cildin kırışması, sarkması bunları herhangi bir kremle, losyonla önlenmenin imkanı yok. Krem ve losyonlar sadece cildin kurumasını, yıpranmasını belki biraz lekelenmeleri, derinin kalınlaşarak yaşlı görünmesini engelliyor. Bir tazelik ve gençlik veriyor olabilir ama diğer ciddi kırışıklık ve sarkmalar için kremlerin ve losyonların yapabileceği bir şey yok. O konular için noninvasive denilen, bıçaksız (ameliyatsız) bakım yöntemlerini, abartmadan dozunda olmak kaydıyla kullanarak, botox, filler (dolgu), belki ip germe gibi yaşımızı bir 10-15 yıl geriden takip edebiliriz görüntü olarak. Bu da moral, motivasyon ve yaşam sevincine bir katkı sunar, hem kendimiz hem çevremizdekiler için. Yaşıtımız veya bizden ileri yaştaki insanların iyi göründüğünü, görünebildiğini bilmek bizleri de mutlu eder çünkü.
Ayrıca ben örnek almak için her zaman yaşıtlarım kadar, benden bir 10-15 yaş ileri yaşlarına göre iyi görünen hanımlara bakarım, ne yapıyorlar da iyi görünüyorlar diye.
* * *
Yaşlanma ile beraber yüzümüzdeki yağ dokusunu kaybemeye başlıyoruz. O nedenle kilolu yaşlılar daha diri, enerjik dururken, zayıf yaşlılar yüzlerinde de yağ yoksa daha yaşlı duruyorlar. Ben 20’lerimin ortasındayken, annem 50’lerinin ortasındaydı. Annemin yüzü bana göre daha ince yapılıydı ve bana derdi, “sen daha yuvarlak yanaklısın, senin yüzün yağ kaybetmeyeceği için yaşlı görünmez”.
Sahiden de 90’larla birlikte o güne kadar yaşlanmanın hep sarkmaya bağlı olduğu düşünüldüğü için kötü kesme biçme işlemleri ile yüz germeler yapılıyordu. 90’ların ortasından sonra ise bunların yerini basit dolgu işlemleri ile yaşlı görünmeyi geciktirme uygulamaları aldı. Yüzdeki kaybolan yağ dokusunu yerine koyma işlemleri yani.
İlk dolgu maddeleri çözülmeyen, kalıcı bazı maddelerdi ki Türkiye’ye ilk getiren firma ile ilk röportajlardan birini yapanlardan biriydim. Çok kısa süre sonra ise çözülen maddeler piyasaya sürüldü ve böylece insanlar da daha rahat bu uygulamalara yöneldiler. Tek handikapı bilinçsiz ellerde veya abartılı yapıldığında bu uygulamaların da güzellik veya gençlik getirmediği.
Son bir kaç yıldır dolgu olayından tamamen uzaklaşan bir trend de var açıkçası. Yeniden küçük yüz germelere yönelen ama kesme biçme işleminden, anesteziden hoşlanmayan, bu işlemleri tercih etmeyenler için belli bir yaşa kadar dolgular hala tercih edilmeye devam ediyor kuşkusuz.
Bu arada kısa bir bilgi, Neutrogena 1930 yılında bulunmuş ve bir Amerikan markasıdır. 1994 yılından bu yana ise Johnson & Johnson’ın bir alt markası olmuştur.
Nil Taşkın