Eşiniz İçin Hayatınızı Riske Eder misiniz?

Eşiniz İçin Hayatınızı Riske Eder misiniz?

Image: Pexels/@Asad Photo Maldives. CCO

Dünkü Orlando, Florida’da hırsızlık nedeniyle saldıraya uğrayan ve kocanın hayatını kaybettiği balayındaki çift haberinde, ‘çantayı derhal bıraksaydı kocası ölmezdi belki’ yönünde yaptığım yoruma bence düşünmedikleri için bazı arkadaşlar hafif tepki verdi. Olayın çok yönü var ama dikkatimi çeken iki yönünü tartışmak istiyorum.

İnsanın en temel iç güdüsü: Yaşamak, hayatta kalmaktır.

İnsanlar neden güvenli bulmadıkları ülkelerini öbek öbek terk ediyorlar sanıyorsunuz? Ülke yönetimleri haksız değiller mi, güvenli yaşam alanları yaratamadıkları için? Haksızlar elbette. Ama sizin bir hayatınız var ve iç güdülerinizle birlikte aklınız daha güvenli yerlere gitmenizi söylüyor, hepsi bu.

‘Hırsızın hiç mi suçu yok’ diyenlere… ki işin sosyo-politik kısmını tartışmaya kalkarsak işin sonunda, öldürme eylemi dışında, işin hırsızlık kısmını haklı bulabilme ihtimalimiz de var… o konuya hiç girmeyelim şimdi.. o başka zamanların konusu.

Ne yapacaksınız, sizin başınıza benzer bir olay geldiğinde, hırsız elinde silahla karşınıza dikildiğinde, ‘Hırsız kardeş sen hukuk ve insanlık önünde suçlusun, çantamı, cüzdanımı sana vermiycem, hadi güle güle!’ demeyi mi düşünüyorsunuz? Denemesi serbest. Çanta, hayatınızdan daha değerliyse, ‘çantamı vereceğime ölmeyi yeğlerim’ diyorsanız deneyin tabi.

Hırsızlık için karşınızda duran insandan kurtulma şansınız, nedensiz yere şiddete başvurmuş bir insandan kurtulmaktan daha fazladır. New York’un çok tanınmış halkla ilişkiler, organizasyon şirketlerinden birinin sahibi bir hanım Jennifer Gilbert, yıllar evvel, New York City’de trenden inip biraz yürüyüp kendisini bekleyen bir arkadaşının evine girmek üzereyken nedensiz bir saldırıya uğruyor. O zaman genç bir kız, çantasını, cüzdanını adama vermek istiyor ‘al ve git’ diyor ama adam hiç bir neden yokken saldırıya devam ediyor, kadın üst kattaki arkadaşının dairesine girmesine rağmen orda da devam ediyor üstelik! Kadının her yanı kan revan içinde, kırılmadık yeri kalmamış ve büyük bir travma tabi. Yine de şanslı, saldırgan bir yerde öldüğünü düşünerek bırakıyor, hayatta kalıyor… Ameliyatlar vs. iyileşiyor zamanla. Yıllar sonra bu olayı ve düşündürdüklerini anılarında yazıyor sanırım.

OKU:  Bilinçli Sadakat Aşkın Göstergesidir, Mecburi Sadakat Değil

Yani karşınızdaki eğer hırsızlık amacıyla silah doğrultmuşsa sizi öldürme niyeti olmayabilir, istediğini verin ve hayatta kalma şansınızı zorlayın!

Bizim ki gibi geri kalmış ülkelerde saldırılar, namus, kıskançlık, etnik, dini ve mezhepsel nedenlere dayandırılıyor daha çok.. bununla birlikte hırsızlık da belli bir yüzde de yerini koruyor muhakkak… ama nedensiz saldırılar maalesef insanın ruhunu daha çok yaralayıp, kurbanların ve yakınlarının hayatı farklı şekillerde sorgulamalarına neden oluyor…

Gelelim ikinci düşündürdüğü olaya... Pek çoğunuzun bu tür konuları düşünmeyi rahatsız edici bulduğunu bilyorum.. çünkü bulacağınız cevap sizi rahatsız edecek, o nedenle. En iyisi siz yine düşünmeyin ve bu cevabı kendinize vermeyin boş verin, ama yazıyı yine de tamamlayın derim.

Olay anının görüntüsü yok sanırım, en azından ben izlemedim dolayısıyla olayın tam nasıl geliştiğini bilmiyoruz.. ama yine de saldırı kadına yapılıyor, onu biliyoruz, kadın çantayı vermeyi reddediyor!

Kocası iyi bir insanmış ve karısını sahiden seviyormuş ki, kadını kurtarmak için hırsızın önüne atılmış diyorum ben.. kendisinin kaçıp kurtulma şansı var mıydı bilmiyorum ama böyle bir şansı varken, karısını korumayı denemiş ise, bu zamanda eşine az rastlanır bir insanmış derim.

Zira benim bugüne kadar tanıdığım hemen hiç bir erkek eşini korumak için kendi hayatını riske etmezdi… Bırakın hayatını riske etmeyi, günümüz erkekleri mütemadiyen kendi lehlerine benefit peşindeler malum! Sizin için hayatını riske etmesini bırakın, en eğitimlisi dahil şiddete maruz kalmıyor ve bir cinayete kurban gitmiyorsanız şükredeceğiniz zamanlardayız ayrıca.

Kimsenin böyle bir olayla karşılaşmamasını, eşini test etme ihtimali çıkmamasını ve herkesin doğal nedenlerle ömrünü tamamlama şansı yakalamasını dilerim…

Nil Taşkın