Hayatta Her Şey İstediğiniz Gibi Olmuyor

Hayatta Her Şey İstediğiniz Gibi Olmuyor

Image: Pexels/@cottonbro. CCO

Eşyalarımı toplamak için son kez o eve gitmiştim. Mart ayının ortaları olmasına rağmen İstanbul, Sibirya gibi soğuk ve kar altındaydı bir kaç haftadır…

“Ben Ankara’da olacağım. Eşyalarını alacaksan bu hafta alabilirsin” demişti.

Hayatımda hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum. Merkezi ısıtma değil miydi, radyatörler mi kapalıydı, doğal gazdı da ben mi açmadım, neden açmadım, bu bilgilerin hiç birini hatırlamıyorum. Sadece PC’de bazı email’leri de gördükten sonra parmak uçlarımın mavileştiğini görecek kadar üşüdüğümü hatırlıyorum. Sonra bu kadar çok üşümemin ve parmak uçlarımın mor, maviye dönmesinin üzüntüye bağlı olduğunu anlayacaktım elbette. Hayatım boyu ne öncesinde ne sonrasında bir daha böyle bir şey yaşamadım. Çok farklı, daha derin üzüntü ve acılar da yaşadım ve vücun her acıya farklı tepkiler verdiğini anladım.

Salondaki kütüphane’de kendi tarafımı boşaltırken ise, rafta ceviz kabuğundan minyatür bir teknenin üstünde şu notu gördüm “Sevdiğimin en sevdiği yerden Kaş’tan”…

Hiç bir şeye zarar verme huyum yoktur. Hiç bir zaman kırıp dökerek tartışmam, bağırıp çağırma sevmem. Önce insan gelir elbette, ama eşyaya bile zarar verilmesinden hoşlanmam. Harcanan paraya, üzerindeki emeğe acırım, ayrıca ilkel bulurum. Sadece o notu, yırttım ve attım. Bütün süreçteki tek tepkimdi. Bir daha da ne kadar denediyse de ne sesimi duyabildi, ne bir cevap alabildi benden.

Image: Pexels.com/Element5Digital. CCO

Kaş deyince bir önceki yaz birlikte gittiğimiz Kaş tatilini de hatırlayabilirdim ama hiç aklıma bile gelmez o, nadiren bu olay gelir sadece. “Sevdiğimin en sevdiği yerden Kaş’tan”…

Öyle daha korkunç şeyler var ki insan ilişkileri içinde medyada görüyoruz zaman zaman, bunlar hiç bir şey tabi… ‘Hiç olmazsa tanımadığım biriyle’ ve ‘bir kadınla’ diyorsun (tanıdığınız biriyle ve/veya bir erkekle de olma ihtimalleri var malum). Kişinin, kişilerin asaletten uzak karaktersizliği sadece.

Tabi insan düşünüyor, ‘hayatım boyu senin gibi birini bekledim’ diyerek, aşkından ölerek evlendiği, genç, güzel, kültürlü, kendisini seven 1,5 yıllık karısına tercih ettiğine göre heralde bir Angelina Jölie falandır bu kadın? Hayır. Daha yaşlı, daha kısa, kara sarı teni olan (güzelliğine yorum yapmayayım o kısım görecelidir malum), sıfır kültür, kro bir kadın. Yıllar sonra sosyal medyada bir foto gördüm bir gecekondu gibi bir evin odasından paylaşım yapmış, bir başka fotoda da annesi leoparlı bir bluz giymiş pavyon ortamı gibi bir ortam ‘tavukları pişirmisem’ diye arabesk söyleyen rahmetli kadına benziyor.. öyle bir aile yani… derdi zaten, “fakültede bir hocam ‘hiç vizyonun yok oğlum’ derdi bana” diye.

OKU:  Atatürk Evlilik Hakkında Ne Düşünüyordu? Günlüklerinden...

Velhasıl karakter karakter karakter. Öyle top bir eğitimden gelip böyle hatalar yapmak ancak karaktersizliktir. İlk sırada karakter önemli… İşe alacağınız insan için de, iş yapacağınız insan için de, aşk için de, arkadaşlık için de önce sağlam bir karakter gerekir.

Ha o sözde aşk mı? Tabi ki bir kaç yıl bile sürmedi. Öyle bencil insanların kendilerinden başka kimseyi sevebilme ihtimali yoktur, çıkarları varsa sevdiklerini zannederler veya söylerler sadece.
__________
Bu bir ‘aldatma‘ değil bir ‘aşkın bitmesi‘ hikayesi aslında.

Nil Taşkın


Ajda Pekkan Flu Gibi